İLETİŞİM FAKÜLTESİ’NDE DÜZENLENEN ÜÇÜNCÜ FİLM GÜNLERİ

Aksaray Üniversitesi İletişim Fakültesinde Her Yıl düzenlenen Film Günlerinin Üçüncüsü Gerçekleştirildi.

Aksaray Üniversitesi İletişim Fakültesi kapsamında her yıl düzenlenen film günlerinin üçüncüsü gerçekleştirildi. Etkinlik 21 Kasım Salı günü 14.00 ‘da İktisadi ve idari bilimler fakültesi Konferans Salonunda “ Sosyal İkilem “ adlı film ile gerçekleştirildi.

Film gösteriminde İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nezahat Altuntaş Duman , Akademisyenler ve İletişim Fakültesi öğrencileri yer aldı.

Film gösterimi başlamadan önce Halkla ilişkiler ve Reklamcılık Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Gökhan Gültekin Sinema ve Toplum arasındaki ilişki üzerine kısa bir konuşma gerçekleştirdi.

Sinema ile ilgili baktığımız, değerlendirdiğimiz süreçte gördüğümüz şey şu, bir anlamda insanların hareketli görüntüyü nasıl elde edebiliriz? Bunun peşine düşmesi . Bunu yapanlara baktığımız zaman da bunların genelde hep Fizikçiler veya Anatomi çalanları üzerinden yürüdüğünü görüyoruz. Mesela Marey bir fotoğraf tüfeği icat ettiğinde temel derdi aslında hayvan anatomisini incelemekti. Edison 1891 ‘de kinetoskopu icat ettiğinde sinema dediği bir olguyu hiç düşünemiyordu. Onun düşüncesi sadece şuydu, hareketi ben nasıl görüntüleyebilirim , nasıl perdeye yansıtırım veya hareketi nasıl insanlara gerçek bir şekilde sunabilirim düşüncesi ile icat etmekti.

28 Aralık 1895’de Lumiere kardeşler sinematografi gerçekleştirip ilk defa bir toplu gösterin yaptıklarında seyirci dediğimiz bir olgu ortaya çıkmaya başladı . Trenin gara girişi filmini izlediklerinde sanki perdeden tren üzerlerine geçecekmiş gibi Korku duydular. Buradan sonraki süreç sinemayı toplumla ilişkilendirebilen onlara bir şeyler gösterebilen bir sanat dalı olarak evrilmesi noktasında adım adım ilerleyen bir sürece dönüştü. Bu süreç şöyle bir süreç oldu, sinema, özellikle de Amerika’nın elinde bir anlamda toplumla özdeşleşebilen toplumu yönlendirmek için kullanılabilen bir sanat dalına da dönüşebildi. Öte yandan sinema sadece bir propaganda aracı değil, bir Eğitim aracı olarak da kullanıldı. Ama asla ve asla artık sinemaya görüntülü hareket sunan bir sanat dalı olarak bakılmadı . Sinema toplumla, toplum da her zaman sinemayla ilişkilidir görüşüyle bakıldı. Bu şu demek, o zaman toplum bazen sinemaya yansıyabilir, sinema da toplumu bir şekilde yönlendirebilir.

Amerikan yapımı ben bir Pranga kaçağıyım adlı filmde şunu görebildik, filmde paul muni ‘nin oyunculuğu öylesine etkili oldu ki Amerika’da Hükümete baskılar sonucunda prangaya vurulma cezası kaldırdı. Çünkü orada o insanın dramını gördüler. Dolayısıyla , her zaman bir şekilde sinema toplum ilişkisi kaçınılmaz olarak her fırsatta devam ediyor.
Bugünkü izleyeceğiniz filmle ilgili şunu söyleye biliriz , biz çeşitli sınıflandırmalar yapsak da en nihayetinde bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler ve bunun insanlarla olan bağı vurgulanmaktadır. İletişim kuramlarında da olduğu gibi pek çok kurama baktığımız zaman aslında iletişim alanındaki gelişmelerle bir ilişki kurulmaya çalıştığını, insan üzerindeki etkisine bakıldığını görmekteyiz. Bizim için asıl husus , dijital kültürlerin daha hakim olduğu bir çağda yaşıyorsak ,sosyal medya platformlarına daha fazla ağırlık verip kamusal alandan ve toplumsallaşmadan uzaklaşıyorsak bizim de bazı şeyleri de sorgulamamız gerekiyor.

İzleyeceğiniz film aslında bize bu sorgulamayı sunmaya çalışıyor . İnstagram, Facebook, Twitter gibi sosyal medya platformlarının ilk kuruluşunda yer alan kişilerin hikayelerini ve tanıklıklarını anlatan bir yarı belgesel yarı kurgusal bir yapım. O zaman biz burada bu iki olguyu birleştirmiş olduk. Sinema ve toplum ilişkisi bağlamında şu an toplumu en çok ilgilendiren hususların başında gelen sosyal medyada sosyal medya bağımlılığıyla nasıl bir Durum olduğunu ilk film üzerinden göstermeye aktarmaya çalışacağız .
Doç. Dr. Gökhan Gültekin’in konuşmasının ardından katılımcılarla birlikte “ Sosyal İkilem “ filmi gösterimi başladı.

RABİA KAYA

Yorum bırakın